Hakkımda

3 Nisan 2015 Cuma

Faiz Ne İşe Yarar?

Faiz tartışmaları uzun süre Türkiye'nin gündemini meşgul etmişti. Uzmanlar konuyu bildiklerinden, vatandaşlar ise bilmediklerinden, her iki kesim de ikişer farklı görüşü savunuyordu. Bu kadar üzerinde tartışılan faiz nedir ve ne işe yarar? Yüksek mi olmalı, düşük mü olmalı?

Faiz denildiğinde Türkiye'de birçok insanın aklına ilk olarak tefecilik gelir. Bunun iki sebebinin olduğunu düşünüyorum. Birincisi, faizin İslam'da haram olması sebebiyle olumsuz bir fikir uyandırması ve ikincisi ise enflasyonun yüksek olduğu 90'lı yıllardaki yetersiz krediler sebebiyle ortaya çıkan tefeciler.

Öncelikle faizin ne olduğundan başlayalım. Faiz, ödünç alınan para karşılığında verilen kiradır. Faiz, enflasyon sebebiyle değer kaybeden paranın, reel değerini kaybetmesini engelleyen bir bedeldir. Faiz, enflasyon dışında da birçok olgunun sonucudur. Enflasyonun sıfır olduğu ortamda bile faiz olabilir. Peki bu tanımlara sahip olan faizin ekonomideki fonksiyonu nedir? Faizin bir ekonomide iki temel fonksiyonu vardır. Bunlardan bilineni tasarruflar ve bilinmeyen ancak bence daha önemli olanı ise "kaynakların etkin kullanımı"dır.

Bir ekonomide kalıcı ve uzun vadeli bir büyüme isteniyorsa, yatırım yapılmalıdır. Yatırımlar ise tasarruflar ile gerçekleştirilir. Peki bu tasarrufları kim yapacak? Gelirlerinin bir kısmını tüketmekten vazgeçerek biriktiren insanların bu tasarruflarının, yatırım yapmak isteyen insanlara ulaşmasını nasıl sağlayabiliriz? Ben gelirimin tamamını bugün harcarsam, tükettiğim mal ve hizmetlerden belirli bir fayda elde ederim. Peki daha az harcayarak daha az fayda elde etmemin karşılığı nedir? Üstelik, parayı harcamayıp biriktirdiğim zaman, birkaç dönem sonra o paradan aynı faydayı elde edemem çünkü mal ve hizmetlerin fiyatları artıyor. Bana en azından birkaç dönem sonra da aynı mal ve hizmetleri satın alabilmemi sağlayacak bir bedel gereklidir ve bu bedelin adı da faizdir. Tabii ki aynı miktarda mal veya hizmeti gelecekte de satın alabileceksem, bu kez birilerine borç vermemin bir anlamı olmayacak. O halde bu yaptığım işten bir de kar elde etmem gerektiği için, bu enflsyon oranının üzerine bir miktar daha ekleme yapmalıyım. Kar da ettiğime göre, son olarak bu oranının üzerine bir de paramın geri ödenememe ihtimaline karşı bir risk primi eklemeliyim. Böylece para biriktirmek için kendimce yeterli bir sebebim olabilir. Dolayısıyla bir ekonomide faizin ilk fonksiyonunun, yatırım yapmak için gerekli tasarrufların oluşturulması olduğunu söyleyebiliriz.

Faizin ikinci fonksiyonu ise kaynakların etkin kullanımını sağlamasıdır. Son yıllarda televizyonlardaki reklamlarda tatil kredisi, bayram kredisi, ihtiyaç kredisi gibi seçenekler sunulduğunu görüyoruz. Bu reklamlardaki krediler; herhangi bir getirisi olmayan faaliyetleri hedeflemektedir, yani toplumun yapmış olduğu tasarrufları gelecekte gelir getirecek olan yatırımlara değil eğlenceye yönlendirmektedir. İnsanlar % 0,55 faizli kredi kullanırsa tatile gitmeyi düşünebilirler ancak % 2 faizle bir kredi çekerlerse bu krediden sağlanan kaynağı en az % 3 getirisi olan bir yatırıma yönlendirirler. Yani faiz kaynakların etkin kullanılmasını sağlar. Bedel ödenmeyen kaynak israf edilir. Kredi çekerek yıllık 30.000 TL üniversite eğitimine harcayan ve dört yıl sonunda (faizler dahil) toplamda 150.000 TL kredi ödemesi başlayacak olan bir öğrenci mümkün olan en yüksek maaş ile işe başlamak isteyecek ve bunun için de eğitim sürecinde zamanını boşa harcamayacaktır.

Sonuç olarak faiz ekonomide kısa vadede dengenin, uzun vadede etkinliğin anahtarıdır. Gelişmiş ekonomilerde faiz oranlarının düşük olmasının sebebi, tasarrufların yüksek olması, yani yatırım yapmak için gereken birikimin fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla faizleri düşürmenin yolu, faizler düşürmekten değil, tasarrufları yükseltmekten geçmektedir.

Bir ülkede faizlerin yüksek olması, bir şeylerin yolunda gitmediğinin ve sermaye yetersizliği olduğunun bir göstergesidir. Dolayısıyla faizlerin düşük olduğu bir ekonomide, sığ da olsa işlerin iyi gittiğine dair bir izlenim edinilmesi makuldür. Türkiye'de faizler neden yüksek? Türkiye'de faizlerin yüksek olmasının sebebi, insanların gelirlerinin düşük olmasıdır. İnsanlar elde ettikleri gelirin önemli bir kısmını vazgeçilmez ihtiyaçlarına (konut, gıda vs) ayırmak zorunda olduklarından, tüketimlerini kısarak para biriktirme imkanına sahip değildirler. Bu imkan olmadığı için de yatırım yapmak isteyenler, ortada olan kısıtlı sermayeye de yüksek bir faiz bedeli ödemek durumunda kalıyorlar.

Türkiye'de faizlerin yüksek olmasının önemli sebeplerinden birisi de Türkiye'nin döviz ihtiyacıdır. 45 milyar ABD Doları seviyesindeki cari açığın karşılanabilmesi için Türkiye'de döviz bulunması gerekmektedir (bu 45 milyar ABD Doları'na dış borç anapara ve faiz ödemeleri dahil değil). 45 milyar ABD Doları, yalnızca Türkiye'deki rutin üretim ve ticaretin gerçekleştirilmesi için gereken ve her yıl Türkiye'ye gelmesi gereken tutardır. Şimdilik 45 milyar ABD Doları tutarında cari fazla vermediğimize göre ve 45 milyar ABD Doları tutarında yabancı yatırım da almadığımıza göre, faiz bu kaynakların Türkiye'ye gelmesi için önemli bir araç. Yani mesele yalnızca yurtiçindeki yatırımlar değil, aynı zamanda bu yatırımların finansmanı için gerekli olan dış kaynakların gelmesidir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...