Hakkımda

1 Mart 2017 Çarşamba

Petrol Fiyatlarının Tarihi


Petrol, endüstriyel ölçekte 1859 yılında Pennsilvanya eyaletinde çıkarılmaya başlandıktan sonra, çeşitli aşamalardan geçerek dünyanın en önemli enerji girdisi haline gelmiştir. Her alanda kullanılıyor olması, rezervlerinin asimetrik dağılımı gibi sebeplerle arzı ve talebi de birçok faktöre bağlı olarak değişiyor ve haliyle fiyatı etkileniyor. Yukarıdaki grafik, ABD Doları'nın 2013 yılındaki satın alma gücü ile 1861-2014 ham petrol varil fiyatını göstermektedir.

1850'li yıllarda petrol ilaç ve aydınlatma amaçlı olarak kullanılmaktaydı. Bu amaçla kullanılan diğer ürünler ise balina yağı ve hava gazıydı. Petrol ise bu emtialara rakip olarak ortaya çıktı. 1860'lı yıllardan itibaren ise petrolden elde edilen gaz yağı aydınlatma için kullanılmaya başlandı. Bu kullanım alanının ortaya çıkması ve ABD İç Savaşı esnasında finansman amacıyla ikamesi olan ürünlere vergi empoze edilmesi ile talep petrole kaydı ve fiyatı yükseldi.

1860'ların ortalarında ise "petrole hücum" dönemi ile birlikte ABD petrol üretimi 7 kat arttığından az fazlası sebebiyle petrol fiyatları hızla düşmüştür. 

Petrol fiyatlarının bir süre nispeten istikrarlı devam etmesinin ardından, 1890'larda Thomas Edison elektrikle aydınlatmayı gerçekleştirmiş ve petrolden elde edilen gaz yağına olan talep azalmıştır. Böylece petrol fiyatlarında bir düşüş ortaya çıkmıştır. Petrol teknolojiye yenilmiştir. Ancak petrolü zayıflatan teknoloji, 1900'lü yıllarına başında petrole tekrar hayat vermiştir. İlk başlarda elektrik ile çalışacak şekilde tasarlanan arabalar, içten yanmalı motorun keşfedilmesi ve yüksek verimle çalıştırılabilmesi sayesinde petrol talebini tekrar canlandırmıştır.

I. Dünya Savaşı öncesinde İngiltere ve Almanya donanma gemilerini kömürden petrol teknolojisine geçirmeye karar verdiler. Böylece I. Dünya Savaşı için petrol talebi de hazır bir şekilde beklemeye koyuldu. Haliyle de I. Dünya Savaşı'nın stratejik amaçlarından birisi de petrol rezervi olduğu düşünülen bölgelere hakim olmaktı.

1929 yılında petrol talebini etkileyen iki önemli olay gerçekleşmiştir. Birincisi arabaların yaygınlaşması ve talep artışı, ikincisi ise Büyük Depresyon sebebiyle gerçekleşen talep düşüşü. İkincisi daha ağır bastığından, talep azalmış ve fiyatlar düşmüştür.

I. Dünya Savaşı'nın ardından Almanya sentetik petrol üretimi üzerinde çalışmaya başlamıştır. Aslında bunun sebebi enerji kıtlığının savaşı kaybetme sebeplerinden birisi olarak görmesidir. Aynı hatayı yine tekrarlamak istemeyen Almanya doğal kaynaklara ve sömürgelere sahip olmadığı için teknoloji geliştirme konusunda hırslı davranmıştır ve aslında başarılı da olmuştur. 1940'ta Almanya'nın sentetik yakıt üretimi günlük 72.000 varil seviyesine ulaşmıştır. 1943 yılında ise bu miktar 124.000 varile çıkacaktır. Tabii ki Almanya bir yandan da petrol rezervlerine ulaşmak için çabalamaya da devam etmiştir. Bu amaç uğrunda, Hazar Bölgesi'ni kontrol altına almak için Rusya harekatını gerçekleştirmiş, ancak başarısız olmuştur. ABD'nin savaşa dahil olmasıyla birlikte, ABD Almanya'yı savaş dışı bırakmak için sentetik yakıt tesislerini bombalamıştır ve Almanya her iki dünya savaşında da enerji kıtlığının kurbanı olmuştur.

II. Dünya Savaşı'nın ardından, ABD petrol stratejisini değiştirmiştir. Savaş esnasında ABD müttefiklerin bütün petrol ihtiyacını karşılamıştı fakat bunu karşılığında bazı eyaletlerde petrol kıtlığı ortaya çıktı ve savaş sonrası ABD'nin petrol ithalatı petrol ihracatını geçti. ABD'nin stratejisi artık kendi rezervlerini saklamak ve ithal petrol kullanmak yönündeydi. ABD'nin dünyaya gerçekleştirdiği petrol arzı da azalınca petrol fiyatları tekrar yükseldi. Ortadoğu petrolleri henüz küresel talebi karşılayacak bir üretim seviyesinde oldukça uzaktı. Yine aynı dönemde iki petrol tankeri battınca küresel petrol taşımacılığında faaliyet gösteren 288 petrol tankeri bakıma alındı. Böylece kıtalararası petrol taşımacılığı da bir süreliğine durdu.

1956 yılında Mısır önemli petrol yollarından birisi olan Süveyş Kanalı'nı millileştirerek kapattı. Böylece Ortadoğu petrolünün Avrupa'ya akışı kesilmiş oldu. Bu olaydan sonra ise petrolün boru hatları ile taşınması enerji arz ve talep güvenliği açısından önemli hale geldi. Aynı dönemde elektrik üretiminin petrolden nükleere kaydığı da gözlemlenebilir.

1958 yılında Sovyetler Birliği'nin küresel petrol piyasasına girmeye çalışması sonucu petrol fiyatları düşmeye başladı. 1961 yılında ise Libya aynı şekilde satıcı olarak piyasaya girdi ve petrol fiyatlarındaki düşüş devam etti. 1967 yılında İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki 6 gün savaşı sebebiyle Avrupa'ya petrol akışı bir kez daha durdu ancak Avrupa'nın talebi ABD tarafından karşılandı.

1970'li yıllarda petrol fiyatları düşmeye devam ederken 1973 yılında ikinci bir Arap-İsrail çatışması, Yom Kipur savaşı başladı. İsrail'e yardım eden devletlere petrol akışı tamamen kesildi. Ham petrol varil fiyatı dört kattan fazla yükseldi. Hemen sonrasında ise bir OPEC ülkesi olan Venezuela bütün yabancı petrol şirketlerini kamulaştırdı. Bu ise teknoloji sahibi petrol ithalatçısı ülkeleri bir kez daha yenilenebilir ve nükleer kullanmak konusunda motive etmiştir. Ayrıca bu gelişmelerin ardından 1974 yılında Uluslararası Enerji Ajansı kurulmuştur.

1970'li yılların sonunda İran Devrimi ile petrol arzının kesileceği korkusu (1973 tecrübeleri ile) sayesinde stoklama güdüsü sonucu petrol fiyatları bir kez daha keskin bir yükseliş yaşamıştır. Bu dönemden sonra uzun bir süre petrol fiyatları istikrarlı gitmiştir ve yenilenebilir enerji konusu tekrar unutulmuştur. 2000'li yıllardan itibaren küresel ekonomik büyüme dalgası petrol fiyatlarını istikrarlı bir şekilde yükseltirken özellikle AB ülkeleri yenilenebilir enerji teknolojilerine oldukça önemli destekler sağlamışlardır ancak hem 2008 finansal krizinin AB ülkelerinde bir mali krize dönüşmesi, hem de talepin azalması sonucu petrol fiyatlarının düşmesi ile yenilenebilir enerji sektöründeki büyüme de tekrar yavaşlamıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...