Hakkımda

4 Mart 2015 Çarşamba

Dolaylı Vergiler Gelir Dağılımını Nasıl Etkiler?

Devletin en önemli gelir kalemi olan ve olması gerektiği de klasik iktisat literatüründe belirtilen vergilerin, toplumsal refahın yeniden dağıtılması ve toplumsal barışın sağlanması gibi bir görevi de vardır. Peki bu vergi oranları neye göre belirlenir? En temel vergi olan gelir vergisinin oranının nasıl belirlenmesi gerektiği ile başlanılırsa oldukça anlaşılır olacaktır.

İlk olarak, vergilendirmenin adaletli olması gerekir. Burada anahtar kelime "adalet". Eşit değil, adil olmalı. Peki adaletin ölçüsü nedir?

Aylık geliri 1.000 TL olan birisini düşünelim. Bu insan ne kadar gelir vergisi verirse, "Daha fazla vergi vermek istemiyorum" der? 100 TL diyelim.

Aylık geliri 2.000 TL olan birisinden ne kadar gelir vergisi alınırsa "Daha fazla vergi vermek istemiyorum" cümlesini kullanır? 220 TL olsun.

Vergilendirmede teorik olarak böyle bir yöntem belirlenmesinin amacı, her vergi mükellefinin vergi verirken aynı olumsuz duygulara sahip olmasını sağlamaktır. 

Bu şekildeki tahminleri yaparak her bir gelir dilimi için vergi oranlarını belirleyerek artan oranlı vergi sisteminin şablonunu oluşturabilir ve şöyle bir tabloya ulaşabiliriz:

Brüt Gelir
Marjinal Vergi Sınırı
Vergi Oranı
1.000 TL
100 TL
% 10
2.000 TL
220 TL
% 12
4.000 TL
500 TL
% 13
8.000 TL
1.200 TL
% 15
16.000 TL
3.000 TL
% 19
32.000 TL
7.000 TL
% 22
64.000 TL
15.000 TL
% 23
128.000 TL
40.000 TL
% 31
256.000 TL
100.000 TL
% 39
 
Türkiye'de her tür üretim faktörü sahibinin yani girişimin, emeğin, sermayenin ve toprağın sahibinin en çok yakındığı şey vergilerdir ve bunu da "ne iş yaparsan devlet sana % 50 ortak" diyerek belirtirler. Gerçekten durum bu mu?

Durumu daha iyi gösterebilmek ve karşılaştırma yapabilmek için, OECD ülkelerindeki toplam vergi ve kesintilerin GSYİH'ya oranına bakmak yerinde olacaktır. Aşağıdaki tabloda bu bilgiler, seçilmiş ülkeler için görülebilir (Kesintilerden kasıt, sosyal güvenlik kesintileridir): 

Ülke
Vergi+Kesintiler/GSYİH
Vergi/GSİYH
ABD
% 25,4
% 19,3
Almanya
% 36,7
% 22,7
Avusturya
% 42,5
% 27,9
Belçika
% 44,6
% 30,5
Danimarka
% 48,6
% 47,8
Finlandiya
% 44,0
% 31,3
Fransa
% 45,0
% 28,3
İsveç
% 42,8
% 33,0
İtalya
% 42,6
% 29,7
Kanada
% 30,6
% 25,7
Meksika
% 19,7
% 16,7
Norveç
% 40,8
% 31,1
Türkiye
% 29,3
% 21,3
Yunanistan
% 33,5
% 22,9
OECD Ortalaması
% 34,1
% 24,7

Tablodan da görüleceği gibi, Türkiye'de vergiler yüksek değildir. Hatta OECD ortalamasının altında olduğu açıktır. Türkiye'deki vergi problemi aslında vergilerin yüksek olması değil, adaletsiz olmasıdır. Bu adaletsizliği sağlayan düzenleme ise, çeşitli sebeplerle empoze edilen dolaylı vergilerin, kendilerine ihtiyaç duyulmasını sağlayan olay ve etkileri ortadan kalktıktan sonra bile varlıklarını sürdürmeye devam etmeleri ve toplam vergiler içindeki paylarının sürekli artmasıdır.

(Gelir vergisinin en üst dilimi Türkiye'de % 35, İsveç'te % 57'dir).

Tabloda dikkat çeken bir başka nokta da, sosyal refah devleti ilkesini benimseyen ülkelerde, vergilerin oldukça yüksek olduğudur. Bu ülkelerde artan oranlı vergiler gelir dağılımını düzeltici görevlerini yerine getirmektedirler.

Dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki oranı neden düşük olmalıdır?


Vergi dilimlerini oluşturduğumuz tabloya yeniden göz atmamız gerekli. Devlet, brüt geliri 1.000 TL olan kişiden 100 TL gelir vergisi kesti ve geriye 900 TL net gelir kaldı. Şimdi bu kişinin yapabileceği harcamaları listeleyelim:



Harcama Kalemi
1.000 TL Gelir
256.000 TL Gelir
X (% 1 KDV)
200 x 1,01 = 202
2.000 x 1,01 = 2.020
Y (% 8 KDV)
300 x 1,08 = 324
3.000 x 1,08 = 3.240
Z (% 18 KDV)
400 x 1,18 = 472
4.000 x 1,18 = 4720
Toplam KDV
2 + 24 + 72 = 98 TL
20 + 24 + 72 = 980 TL
Gelir vergisi + KDV
100 + 98 = 198 TL
100.000 + 980 = 100.980 TL
Toplam Vergi/Gelir
% 19,8
% 39,4

KDV oranları farklı X, Y ve Z mal veya hizmetlerine para harcanmaktadır. Haliyle daha fazla gelire sahip olan kişi, daha fazla harcama yapacaktır ancak tabii ki de 256 kat daha fazla geliri olduğu için 256 kat daha fazla yemek yemeyecektir.

1.000 TL geliri olan kişi 98 TL dolaylı vergi ve 100 TL gelir vergisi ödeyerek 198 TL toplam vergi ödemesi yapacaktır. 256.000 TL geliri olan kişi ise, 980 TL dolaylı vergi ve 100.000 TL gelir vergisi ödeyerek toplam 100.980 TL vergi ödemesi yapacaktır.

Sonuç olarak, 1.000 TL geliri olan kişi için vergi oranı % 10'dan neredeyse iki katına çıkarak % 19,8'e yükselirken, 256.000 TL geliri olan kişi için vergi oranı % 39'dan yalnızca % 0,4 puanlık artışla, % 39,4'e yükselecektir.

Eğer ülkede yalnızca gelir vergisi yani doğrudan vergi olsaydı, verginin maliyeti herkes için aynı olacaktı. Dolaylı vergiler sisteme dahil edildiğinde, gelire göre bir düzenleme yapılamayacağından, düşük gelirli kişiler için verginin maliyeti oldukça fazla artmaktadır. Türkiye'deki vergi adaletsizliğinin temelinde yatan bozukluk budur.

Vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı % 33,9, doğrudan vergilerin payı ise % 66,1'dir. Adaletli bir vergi sistemi için, bu oranların tam tersi olması gerekmektedir.



Dolaylı vergiler gelir dağılımını düşük gelirlinin aleyhine bozar ancak devletin bu vergileri tercih etmesinin bir sebebi vardır. Dolaylı vergilerin toplanması ile ilgili maliyetler üretici ve satıcılara yüklenmiş olur. Akaryakıta zam geldikçe ortaya çıkan ve akaryakıt istasyonlarını vergi dairesi olarak resmeden karikatürler bu açıdan aslında gerçeği yansıtmaktadır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...