Hakkımda

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Para Ne İşe Yarar?

Para; bir ekonomideki mal ve hizmet alım satımında kullanılan mübadele aracı, ortak hesap birimi ve değer biriktirme aracıdır. Kalın karakterler ile yazılanlar, aynı zamanda paranın en temel üç temel işlevidir. Bu üç temel işlevi yerine getirebilecek herhangi bir araç para yerine geçebilir. Altın, gümüş, deniz kabukları gibi cisimler tarihte para olarak kullanılmıştır. Adam Smith, Ulusların Zenginliği isimli eserinde, çeşitli yer ve zamanlarda para olarak kullanılan araçlara örnekler vermiştir:

Birinci Kitap - Emeğin Üretici Güçlerini Geliştiren Nedenler İle Emek Ürününün Türlü Halk Tabakaları Arasındaki Doğal Dağılışının Bağlı Olduğu Düzen Üzerine
Dördüncü Bölüm - Paranın Kökeni ve Kullanılışı Üzerine
Sayfa 25: "Bu amaç için, birbiri ardından çok başka başka nesnenin akıl edilip kullanılmış olması muhtemeldir. Topluluğun ilerlememiş çağlarında alışverişteki ortaklaşa aracın hayvan olduğu söylenir. Pek elverişsiz bir araç olması muhtemel ise de, eski zamanlarda eşyaya çoğu kez, elde edilmeleri için karşılık olarak verilen hayvan sayısı ile paha biçildiğini görüyoruz. Homeros, Diomede'in zırhı ile kalkanının yalnızca dokuz öküz ettiğini; Glaucus'un zırhının ise yüz öküz ettiğini söyler. Alışverişte ve değiş etmede kullanılan ortaklaşa aracın, Habeşistan'da tuz; Hindistan kıyılarındaki kimi bölgelerde bir tür deniz hayvanının kabukları; Newfoundland'da kuru morina balığı; Virginia'da tütün; Batı Hind Adaları'ndaki sömürgelerimizden kiminde şeker; birtakım başka ülkelerde post ya da tabaklanmış deri olduğunu söylerler. Bana anlattıklarına göre, bugün İskoçya'da bir işçinin ekmekçiye ya da meyhaneye, para yerine çivi götürdüğünün çok olduğu bir köy varmış." 

Paranın Fonksiyonları

İnsanlar paraya neden ihtiyaç duymuşlardır? Bireyler küçük çaplı üretim faaliyetlerine başladıktan sonra, yavaş yavaş işbölümüne ve uzmanlaşmaya doğru bir ilerleme olmuştur. Böylece her bir birey, farklı ürünleri üretmiş ve ihtiyacı olanlar ile mübadele etme yoluna gitmiştir. Bu tür bir piyasa mekanizması, insanları ihtiyaçları olan ürünlerin; süt, ayakkabı, elbise ve birkaç çeşit gıda ile sınırlı olduğu bir dönemde para olmadan da işleyebilir. Bireylerin ihtiyaçları ve dolayısıyla ticarete konu olan mal ve hizmet miktarı arttıkça, artık bu mal ve hizmetlerin birbirleri arasındaki değişim oranlarının hesaplanması zorlaşmıştır. Bu noktada paranın mübadele aracı işlevi gerekmektedir.

Toplumda her bir birey yeteneklerine ve tecrübelerine göre faklı mal ve hizmetler üretmekte ve bunları mübadele etmektedirler. Bu durumda her bir bireyin üretmiş olduğu mal ve hizmetler de farklı niteliklerde olacaktır. Bu farklı mal ve hizmetlerin mübadelesi, her bir bireyin ihtiyacına göre şekillenir. Süt üreten birisi, ürününü ayakkabı ile mübadele etmek isteyebilir. Ayakkabı üreten birisinin ise av silahlarına ihtiyacı varsa, aralarında doğrudan bir alışveriş yapılamaz. Bir taraf süt karşılığında ayakkabı isterken, diğer ayakkabı karşılığında av silahları istemektedir. Bu durumda alışverişin gerçekleşebilmesi için süt üreten kişinin önce av silahları üreten birisiyle mübadeleye girmesi, daha sonra ise bu silahları ayakkabı üreten kişi ile değiştirmesi gerekmektedir. Piyasanın işleyişini zorlaştıran bu durumun üstesinden gelinebilmesi için ise, paranın ortak hesap birimi işlevi gerekmektedir.

Paranın mübadele aracı ve ortak hesap birimi olmasıyla ilgili olarak, Adam Smith Ulusların Zenginliği isimli kitabında örnekler vererek paranın ticareti nasıl kolaylaştırdığını anlatmıştır:

Birinci Kitap - Emeğin Üretici Güçlerini Geliştiren Nedenler İle Emek Ürününün Türlü Halk Tabakaları Arasındaki Doğal Dağılışının Bağlı Olduğu Düzen Üzerine
Beşinci Bölüm - Malın Gerçek Fiyatı İle İtibari Fiyatı Yahut Bunların Emek Olarak Fiyatı İle Para Olarak Fiyatı Üzerine
Sayfa 23: "Gelgelelim, trampa ortadan kalkıp para alışverişin ortaklaşa aleti olunca, her ayrı mal bir başka mal ile değil, çoğu kez para ile değişilir. Kasabın, sığır etini yahut koyun etini ekmek veya bira ile değiştirmek üzere ekmekçiye ya da biracıya götürdüğü olmaz. O bunları pazara götürüp orada para ile değiş eder. Sonra, bu parayı da ekmek veya bira ile değiş eder. Bunlara karşılık aldığı para miktarı, sonradan bu para ile satın alabileceği ekmek ve biranın miktarını belirlemiş olur. Şu halde; onların değerini doğrudan doğruya değiş ettiği nesne ile, yani para miktarı ile takdir etmeyi, kasap, ancak bir başka malın araya girmesi ile değiş edebileceği mallarla, yani ekmek ve bira miktarı ile takdir etmekten daha doğal bulur; daha açıkça kavrar. Et, üç veya dört libre ekmek yahut üç dört quart (bir litreden biraz fazla bir ölçü) hafif bira ediyor demektense, etin libresinin üç dört peni ettiğini söylemek daha elverişlidir. İşte her malın değişim değerine, emek miktarı veya değiş edilebilecek herhangi başka mal yerine, çokluk, para miktarı ile paha biçilmesi bundan ileri gelmektedir."

Son olarak, bireyler toplumda istek ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla gerçekleştirdikleri tüketimden daha fazla üretim yapabilirler. Bu fazla üretim ise tasarrufu oluşturur. Paranın olmadığı bir ekonomide, süt üreten kişiler tüketemedikleri sütü farklı ürünler ile değiştirmek isteyebilirler ancak bazı ihtiyaçlar ve ürünler belirli dönemlere ait olduğundan,  arz ve talep aynı anda karşı karşıya gelmeyebilir. Süt üreten birisi, elindeki fazla sütü ihtiyacı olan ayakkabı ile mübadele etmek isterse, aynı anda karşısında ayakkabı karşılığında süt almak isteyen birisini bulmak zorundadır. Süt üreticisi, sütün bozulması durumunda zarar edeceğinden bir an önce bu mübadeleyi gerçekleştirmek ister çünkü üretmiş olduğu sütü biriktirerek tasarruf yapamaz. Fazla üretimini servet olarak biriktirebileceği ve ihtiyacı olduğu anda kullanabileceği likiditesi yüksek bir birime dönüştürmelidir. Bu durumda değer biriktirme işlevine sahip bir araca da ihtiyaç vardır.

Birinci Kitap - Emeğin Üretici Güçlerini Geliştiren Nedenler İle Emek Ürününün Türlü Halk Tabakaları Arasındaki Doğal Dağılışının Bağlı Olduğu Düzen Üzerine
Dördüncü Bölüm - Paranın Kökeni ve Kullanılışı Üzerine
Sayfa 24: "Ama, işbölümü yeni yeni oluşmaya başlarken, bu değiş etme gücünün faaliyeti, sık sık pek büyük engellerle karşılaşmış, çok zorluğa uğramıştır. Diyelim ki, bir adamın elinde falan maldan, gereksindiğinden fazla; bir başkasında ise, ihtiyacından az vardır. Bundan ötürü, birinici kimsenin,bu fazlanın bir kısmını elden çıkarmak; ötekinin ise, bunu satın almak işine gelecektir. Fakat, tesadüf, bu ikinci kimsenin elinde de ötekinin gereksindiği bir nesne yok ise bunlar arasında değiş yapılamaz. Kasabın dükkanında, kendi yoğaltabileceğinden (tüketebileceğinden) fazla et vardır. Biracı da, ekmekçi de bunun bir kısmını satın almak isterler. Ancak, karşılık olarak verebilmek için, bunların elinde, uğraştıkları zanaatın çeşitli ürünlerinden başka şeyleri yoktur. Kasapta da, tez elden gereksindiği bütün ekmekle bira vardır. Bu durumda, bunlar arasında bir değiş etme olamaz. Ne kasap onlara satıcı, ne de onlar ötekine müşteri olabilir. Böylece, hepsi de birbirlerine karşılıklı yararlı olabilmekten uzaktır. Toplulukta, işbölümünün ilk yerleşmesinden sonraki her dönemde, bu gibi hallerin biçimsizliğini önlemek isteyen her tedbirli adam, kendi çalışmasının ürününden başka, karşılığında emeğinin ürününü vermemezlik edenin pek çıkmayacağını sandığı şu ya da bu maldan bir miktarını hep yanında bulundurabilecek şekilde işlerini ayarlamaya, çaba göstermiş olsa gerektir."

Yazının üzerindeki resimde, hayali bir piyasa bulunmaktadır. İnsanlar arz ettikleri hizmetleri ve talep ettikleri hizmetleri ilan etmişlerdir. Paranın olmadığı bir piyasada, fiyat etiketleri benzer şekilde olacaktır ve dolayısıyla mekanizma işlemez hale gelecektir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...