Hakkımda

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Almanya Yenilenebilir Enerjide Neyi Nasıl Yaptı?

Almanya, özellikl 2000'li yılların başından itibaren, dünya ekonomisinin hızla büyümeye başlamasını da fırsat bilerek, yenilenebilir enerji teknolojilerinin hemen hemen tamamında liderliğe yükselecek şekilde yatırım yapmaya başlamıştır. Dünyada alternatif enerji kaynaklarına yönelik arayışlar, genellikle petrol fiyatlarıyla paralellik göstermektedir. Petrol fiyatlarının arttığı dönemlerde, insanlar yenilenebilir enerji teknolojilerine yönelmekte, fiyatlar düştüğünde ise unutmaktaydılar. Ancak bu kez durum farklı. Artık yenilenebilir enerji teknolojileri geri dönüşü olmayacak bir şekilde hayatımıza girmiş bulunmaktadır. Bu geri dönüşü olmayan yolun girişinde, 1970'li yıllardaki petrol fiyat artışlarının işaretleri görülebilir. Bir miktar pahalı da olsa (şimdilik) yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalardan etkilenmeyen bir yapı var karşımızda. Dolayısıyla yenilenebilir enerji teknolojileri bir çeşit risk yönetimi aracı ve ödenen bedeldeki fark da risk primi olarak görülebilir.

Türkiye ve Avrupa geneli gibi Almanya da net enerji ithalatçısıdır (yaklaşık % 60 enerji ithalatı). Bu durum Almanya'yı enerji arz güveliğini sağlamak amacıyla yenilenebilir enerji teknolojilerine yönelmesine sebep olmuştur. Tabii ki Almanya'nın bu konuda öncü olmasının farklı sebepleri de bulunmaktadır:

1) Milli geliri yüksek bir ülke olması sebebiyle, yenilenebilir enerjinin getireceği ek maliyete rahatlıkla katlanabilir.
2) Enerjide yaklaşık % 60 oranında ithalat bağımlılığına sahiptir (Türkiye'de % 70'in üzerinde).
3) Avrupa Birliği'nin temiz enerji politikalarının bağlayıcılığı (enerji faslı ile birlikte, Türkiye için de bu bağlayıcılık geçerli olacaktır).
4) Yenilenebilir enerji teknolojilerinin Almanya'da üretiliyor olması sebebiyle istihdam ve milli gelir katkısı yüksektir. Bu sebeple Türkiye'de benzer bir uygulama, ithalat eğiliminin yüksek olması sebebiyle beklenen çarpan etkisini göstermeyecektir (Türkiye'de üretilen bir teknolojinin kullanılması durumunda, ek teşvikler söz konusu). İlerleyen dönemlerde bu teknolojiler yüksek oranda yerli katma değer ile üretilirse, çarpan etkisi yüksek olacaktır.
5) Verilen yüksek teşvikler ile genişletici bir maliyet politikası uygulanmıştır (PV için 0,49 €/kWh, Türkiye'de bu fiyat 0,13 $/kWh).
6) Hizmet süresi dolan nükleer enerji santrallerini ikame edebilecek yatırımlar gerçekleştirilmiştir (Türkiye için böyle bir durum söz konusu değil, Türkiye yenileme yatırımı değil, net ilave yatırım yapmak zorundadır).

Almanya yenilenebilir enerji alanında çok önemli bir karar alarak oldukça yüksek miktarda teknoloji ve tesis yatırımı yapmıştır ve bu yatırımlar sayesinde, kısa dönemlerle de olsa belirli saatlerde tüketmiş olduğu elektriğin tamamını güneş enerjisinden veya diğer yenilenebilir enerji teknolojilerinden tedarik edebilmektedir. Yani çok yüzeysel bir bakış açısıyla, elektrik bedava üretiliyor (yatırım maliyetleri gözardı edildiğinde, en azından yakıt maliyeti yok) diyebiliriz (konunun tam olarak anlaşılabilmesi için Seviyelendirilmiş Enerji Maliyeti konusu incelenmeli). Acaba gerçekten böyle mi? EIA ve Eurostat sayfalarından alınan bilgilere göre, Almanya'da meskenlerdeki perakende elektriğin kWh fiyatı 2001-2014 yılları arasında neredeyse üç katına çıkmıştır. Aynı dönemde diğer ülkelerdeki aynı tarifede bulunan elektriğin fiyatı ise en fazla iki katına çıkmıştır. Yani yenilenebilir enerji teknolojileri Almanya'nın enerji maliyetlerini yükseltmiştir.

Peki Türkiye'nin yenilenebilir enerij politikası ne gibi sonuçlar verebilir? Yukarıda belirtilen teşviklerden de anlaşılacağı üzere ekonomiye maliyet çok fazla olmayacak. Bunun yanında, Türkiye Almanya'ya göre daha fazla güneş aldığından (yaklaşık % 50 daha fazla), elektriğin birim üretim maliyeti de Türkiye'de yaklaşık % 30 daha düşük olacağını tahmin edebiliriz. Hatta petrol ve doğal gaz fiyatları düşük kalmaya devam etse bile 8-10 yıl içinde teknolojinin gelişmesi ile birlikte yenilenebilir enerji teknolojilerinin, konvansiyonel kaynaklara göre daha ucuza elektrik üretebilir hale gelebileceği tahmin edilmektedir. Son olarak, Almanya bu kararı sonucunda, muhtemelen 10 yıl içerisinde daha somut hale gelecek olan emisyon ticaretinde söz sahibi ülkelerden biri haline gelecektir. Böylece net emisyon hakkı ihracatçısı olabilecek ve ortaya çıktan ilave maliyetin belki bir kısmını karşılayabilecektir.

Görüleceği üzere yenilenebilir enerji kaynakları yalnızca çevre ile ilgili değildir ve derin bir ekonomik altyapısı vardır. Türkiye de vereceği kararları derinlemesine bir ekonomik analiz ile desteklemelidir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...