Yenilenebilir enerji teknolojilerinin yaygın bir
şekilde kullanımı, 1970'li yıllardaki petrol şokları ile başlamıştır. Bu
dönemde petrol ve dolayısıyla enerji fiyatlarındaki artışlar (o dönemde
dünya enerji arzının çok büyük bir kısmı petrol kaynaklıydı) daha
önceleri pahalı olan yenilenebilir enerji teknolojilerinin nisbi
fiyatını düşürmüştür. 1970'li yıllarda Avrupa
ülkelerinde ve ABD'de güneş enerjisinden ısı ve elektrik elde edilmesine
yönelik teknolojik yatırımlar hızla artmıştır. Isıl güneş enerjisi
teknolojilerinin tasarımı ve verimliliği geliştirilmiştir ve evlerde
kullanımı hızla yaygınlaşmıştır.
Yenilenebilir enerji
teknolojileri ile ilgili çalışmaların yoğunlaşması, genellikle dünyanın enerji şokları
ile karşılaştığı dönemlere denk gelmektedir. Roma Klübü, 1972 yılında
"Büyümenin Sınırları" isimli bir rapor yayınlamıştır. Bu rapor, kısaca
doğal kaynakların kullanımının artması ve ekosistemin zarar görmesi sebebiyle
ekonomik büyümeye sürdürülebilir kaynaklarla devam edilmesi gerektiğini
vurgulamaktadır. Bu raporun yayınlanmasından bir yıl sonra 1973 yılında
Birinci Petrol Şoku dünya petrol ve dolayısıyla enerji fiyatlarını
arttırmıştır (3$/varil seviyesinden 12$/varil seviyesine yükselmiştir). O
dönemlerde verimliliği düşük olan yenilenebilir enerji sistemleri,
petrol fiyatlarının artmasıyla birlikte ekonomik daha makul teknolojiler haline gelmiştir.
Dünya tam yeni petrol fiyatlarına alışmışken, 1970'lerin sonunda, dünya İkinci Petrol Şoku ile karşı karşıya
kalmıştır. 1979 yılında İran İslam Devrimi ile birlikte, ham petrol
fiyatları 14$/varil seviyesinden 39$/varil seviyesine yükselmiştir.
1970'li yıllar, insanların petrole
alternatif bir kaynak arayışlarının o zirve yaptığı dönemlerden birisidir. Büyümenin
Sınırları isimli rapor yayınlandıktan tam bir yıl sonra, 1973 yılındaki
OPEC krizi ile
birlikte; petrol kaynaklarına sahip olmayan ülkeler ekonomik güçleri
sayesinde bu şoktan fazla etkilenmemiş olsalar da gelecekte bu riskten
kaçınabilmek amacıyla yenilenebilir enerji yatırımlarına kaynak ayırmaya
başlamışlardır. Daha sonra İran kaynaklı petrol fiyatı artışı da
yenilenebilir enerji politikaları için katalizör görevi görmüştür.
1980
yılındaki 39$/varil fiyatının ardından, ham petrol fiyatları 1985 yılında tekrar 11$/varil
seviyesine düşmüştür ve yenilenebilir enerji teknolojileri tekrar nisbi
olarak pahalı hale gelmiştir. Ham petrol fiyatındaki bu fiyat düşüşünün
sebebi, yüksek fiyatlar sebebiyle tüketimin düşmesi ve buna karşılık
üretici ülkelerin arzı arttırmasıdır. Ham petrol fiyatlarının düştüğü bu
dönem, petrol bolluğu dönemidir (Oil Glut). Petrolde düşük ve
istikrarlı fiyatlar 2000'li yıllara kadar devam etmiştir ancak küresel
ekonominin hızla büyüdüğü bir süreç olan 2000'li yıllar (Ortadoğu'daki çatışmaların da etkisiyle), ham petrol
talebinin arttığı ve buna karşılık fiyatların yükseldiği bir dönemdir.
Ham petrol fiyatlarının tekrar artması, başta hidrokarbon kaynaklara
sahip olmayan Avrupa olmak üzere birçok ülkede yenilenebilir enerji
teknolojilerine yatırımların tekrar hızlanmasını sağlamıştır.
Yenilenebilir enerji ve hidrokarbon birbirlerinin ikamesi sayılabilecek (henüz tam ikame değil) mallardır ve ikame mallardan birinin fiyatı yükseldiğinde, diğerine olan talep de artmaktadır. Gelecekte ise yenilenebilir enerji kaynaklarının hidrokarbonları ikame etme gücü yükseldiğinde (elektrikli araba, elektrik ile ısınma vs.) iki alternatif arasındaki ilişki daha sıkı olacaktır.
Yenilenebilir enerji ve hidrokarbon birbirlerinin ikamesi sayılabilecek (henüz tam ikame değil) mallardır ve ikame mallardan birinin fiyatı yükseldiğinde, diğerine olan talep de artmaktadır. Gelecekte ise yenilenebilir enerji kaynaklarının hidrokarbonları ikame etme gücü yükseldiğinde (elektrikli araba, elektrik ile ısınma vs.) iki alternatif arasındaki ilişki daha sıkı olacaktır.