Türkiye’nin Osmanlı’nın son
dönemlerine kadar uzanan bir petrol, yani enerji kaynağı hikâyesi vardır. II.
Abdülhamit'in emriyle hazırlanan petrol rezervleri haritası bu hikâyenin
başlangıcı olarak kabul edilebilir.
Türkiye, hidrokarbon da denilen fosil yakıtlara sahip olma bakımından şanssız bir ülkedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bir yıl gecikmeli olarak her yıl yayınladığı enerji denge tablosundan, bu şanssızlık daha iyi görülebilir.
Türkiye'nin hidrokarbon kaynaklara sahip
olmamasının yarattığı problem, hızlı bir büyüme sürecine girilen son
yıllarda iyice kendisini göstermiştir. Öyle ki, Türkiye net olarak arz ettiği
enerjinin yaklaşık % 70’ini ithalat yoluyla karşılamaktadır.
Peki, ekonomik büyüme ile enerji
kullanımı ve tabii ki Türkiye için enerji ithalatı arasındaki ilişki nedir?
Aşağıdaki grafik, 2004-2013 yılları arasında Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve
elektrik tüketimini göstermektedir. Grafikten de anlaşılacağı üzere ekonomik
büyüme, enerji talebini arttırmaktadır çünkü ekonomik büyüme üretim artışı,
üretim artışı ise enerji tüketimi artışı demektir.
Türkiye yüksek hızla büyümek
isteyen ancak bu büyümeyi destekleyecek yerli kaynaklara (hem sermaye birikimi,
hem enerji) sahip olmayan bir ülkedir. Bu da büyümenin dışarıdan finanse
edilmesi veya desteklenmesi gerektiği anlamına gelir. “Yerli enerji kaynağımız
olmadığına göre, ithalatı kısmak adına ne yapabiliriz?” sorusuna ilk akla gelen
cevap “Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapalım” şeklinde olacaktır.
Gerçekten öyle mi? Adım adım ilerleyelim:
Soru 1: Yenilenebilir Enerji
Teknolojilerinden Beklentimiz Nedir?
Yenilenebilir enerji kaynakları,
ikincil bir enerji türü olan elektrik üretmede kullanılır. Yani yenilenebilir
enerji kaynakları ile doğal gaz, petrol veya kömür elde edemezsiniz.
Yenilenebilir enerji teknolojilerinin sağlayacağı katkı, elektrik üretiminde
kullanılan ve ithal edilen doğal gaz, petrol ve kömürü ikame etmek ve bunların
ithalatının önüne geçmektir. Buradan anladığımız, Türkiye'nin doğal gaz, petrol ve kömürün yalnızca elektrik elde etmede kullanılan kısmının tüketiminden ve ithalatından vazgeçebileceğimizdir.
Soru 2: Elektriği Hangi Kaynaklardan
Üretiyoruz?
Bu sorunun cevabı ise Tablo 1’de
görülebilir. 2014 yılı istatistikleri henüz açıklanmadığından, tutarlı bir
sonuca ulaşmak için 2013 yılı istatistiklerine bakıyoruz. Elektrik üretiminde
en yüksek pay doğal gaza ait ve doğal gazın neredeyse tamamını ithal ediyoruz.
Soru 3: İthal Edilen Kaynakların
Ne Kadarını Elektrik Üretiminde Kullanıyoruz?
Türkiye elektrik üretmek için kullanılan
ithal kaynakların ne oranda elektrik üretiminde kullanıldığı ise Tablo 2’de
görülmektedir:
Türkiye, üretmiş olduğu elektriğin
tamamını yenilenebilir enerji teknolojileri vasıtasıyla üretse bile (ki bu
mümkün değil), evlerde ısınma amaçlı kullanılan doğal gaz, sanayide kullanılan
taş kömürü ve motorlu taşıtlarda kullanılan petrol türevlerinin ithalatına
devam edilecektir.
Bu sorunu çözmek için, söz konusu
ithal enerji kaynaklarına olan talebi kısmak gerekli. Yani evler elektrik ile
ısıtılmalı, taşıtlar ise elektrik ile çalışmalıdır. Problemin talep yanını çözmeden, yenilenebilir enerji teknolojileri cari açık üzerinde beklendiği
kadar olumlu etki sağlamayacaktır.
Yenilenebilir enerji
teknolojilerinin cari açık ile ilgili başka bir yönü daha var ki o da henüz
hiçbirinin kayda değer oranda yerli üretimi payı yok. Dolayısıyla bu
yatırımları yaparken de % 90’lara varan oranlarda ithalat gerekmektedir.
Yenilenebilir enerji teknolojilerinin, cari açık problemine uzun vadede olumlu katkı yapacağı açıktır ve yenilenebilir enerji
teknolojilerine kesinlikle yatırım yapılmalıdır ancak bu yatırımlardan
beklentilerimizi şimdilik temiz bir çevre, enerji bileşiminin çeşitlendirilmesi
ve yapılacak yatırımların pozitif dışsallıkları üzerine kurmamız daha doğru
olur.